
Belgeseli bulabilirseniz mutlaka izleyin (buradan konusunu okuyabilir, fragmanını izleyebilirsiniz). Arıların ülkeler arası yolculuklarını, bu yolculuklar sırasında maruz kaldıkları stres unsurlarını (evet, arılar da stres oluyormuş, belgeselde bu da gösteriliyor) ve parazit tehditlerini yakın çekim olarak detayıyla anlatıyor belgesel.
Aşağıdaki görselin de anlattığı gibi sağlıklı kraliçe ve bebek arılar dşındaki arıların giderek artan bir kısmı yok oluyor ve nereye, neden, nasıl, ne zaman gittikleri tam bir muamma. Ölü arı yok. Arıyı bilinmeyen yerlere giderken gören yok. Yok olan arılarla ilgili belgeselde de özetlendiği üzere pek çok teori var. Kimisi ağır endüstri koşullarının arıları strese soktuğunu ve toplu kaçışlar yaşandığını ileri sürüyor, kimisi de buna bir şekilde parazitlerin sebep olduğunu düşünüyor. Ancak hiç bir ihtimali destekleyecek bir kanıt bulunamadı henüz.
Arıların bu esrarengiz kayboluşu tabi ki öncelikle arı üreticilerini, sonra da sebze meyve ve yemiş üreticilerini etkilemeye başladı bile. Biz Türkiye’de çok farkında olmasak da tehlike yavaş yavaş buraya yaklaşıyor. Görselde bu tehdit karşısında yapabileceklerimiz sıralanmış. Bunlar genel olarak arıcılık sektörüne destek vermeyi ve yapabiliyorsak kendi bahçemizde arıların gelebileceği çiçekleri yetiştirmeyi kapsıyor. Bir de kendi arı yetiştiriciliğini yapmaktan bahsediyor ki bu konuyla ilgili TED’de şöyle ilginç bir konuşma vardı.
Belgeselde, Çin’de arı kayıplarından dolayı arıların yaptığı işi yapmaya calışan insanlar da gösteriliyor. Çinliler bile arıların çalışkanlığına yetişemiyor olsa gerek, çünkü arıların bir günde yaptığı işe onların yıllarını vermesi gerekiyor. Arıların sadece bal değil tüm yiyeceklerimizin üçte birinin üretiminde kullanıldığını düşünürsek, durumun vahamiyetine varın siz karar verin.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder